22 Aralık 2010 Çarşamba

Evinize teknoloji alışverişi yaparken bunlara dikkat edin.

Pek çok kişi evine televizyon yerine daha büyük ekranlar tercih ediyor. Peki bu tercih sırasında bazı kişilerin bilerek sizi yanıltacağı ve aynı iş için daha fazla para vererek gereksiz bir takım teknolojilere yatırım yaptıracağı durumunda ne yapacaksınız? Teknoloji hiç ucuz bir yatırım değil. Paranızı harcamadan önce biraz tanımakta fayda var. Tüplü televizyonu bir panel yüzeyle veya projeksiyon ile değiştirmeden önce bilmeniz gerekenleri burada sıralamaya çalışacağım.Biraz uzun bir konu olması nedeniyle harcayacağınız paranın karşılığını almak için sıkılmadan okumanız gerekiyor.

Eskiden tüplü televizyonlar vardı. Cathod ray tube denilen teknoloji bir katot ışınının tüpün cam yüzeyine içerden yapıştırılmış bir delikli yüzeyi taraması ile oluşuyor. Bu teknolojide her bir piksel saniyede kaç kez taranıyorsa televizyonun Hz. (hertz) değeri o oluyor 100 Hz.bir tv saniyede 100 kez tüm pikselleri tarayan ve yenileyen bir katot ışını anlamına geliyor.
Sonra plazma ekranlar bulundu. bu teknikte benzer şekilde ön camın arkasında bir ızgaralı hücreler dizisi bulunuyor. Fark her bir hücreye parlayabilen bir kimyasal hapsedilmiş durumda. Digital görüntü işleme tekniği ile çalışan plazma ekranlar her piksel yenileme ihtiyacı olduğunda ilgili piksele elektrik akımı uygulayarak parlamasını sağlıyor.Tabii ki doğrudan parladığı için gecikme yaşanmıyor. Ayrı bir aydınlatma sistemi gerekmediği için kontrast oranı çok iyi oluyor. Ancak tüplü televizyon gibi sabit görüntülerde "burn effect" denilen sabit görüntüde hep aynı pikseller çok uzun süre yandığı için sistemi kapatsanız bile ilgili pikseller farklı halini koruyor.

Lcd paneller yine benzer şekilde camın arkasına yerleştirilmiş hücrelerin içerisine sıvı kristal yerleştirilmesi ile oluşuyor. Fark, sıvı krital elektrik ile hücre içinde hareket ederek o hücrenin ışık geçirgenliğini değiştiriyor. Yani lcd panel parlamıyor sadece resmi oluşturuyor. Panelin arkasına yerleştirilen ışık kaynağı sizin resmi görmenizi sağlıyor. Doğal olarak hareket eden sıvı kristal belli bir gecikme süresi oluşturuyor. İlk lcd paneller Fluoresan bir ışık kaynağı kullandığı için ekranda resim olmasa bile karanlıkta cihazın açık olduğunu görebiliyorduk. Çünkü fluoresan aydınlatma sabit yanıyordu. Yakın zamanda ortaya çıkan led aydınlatmalı panellerin gelmesiyle durum değişti.Şimdi led tv diye satılan ürünler aslında temelde lcd paneller. Bu panellerinde kendi arasında farklar var. Bir kısmı sadece beyaz ışığı kullanırken az ve pahalı bir kısmı renkli ışık kullanıyor. Çoğu led panel karanlık bölgedeki ledleri yakmayarak hem kontrast artarken hemde enerji tasarrufu sağlıyor. Renkli aydınlatma ise her bölgeyi resimle aynı renk aydınlatarak ve tabii ki siyah bölgeleri aydınlatmayarak yüksek kontrastın yanı sıra renk derinliği de artırılıyor. Ancak her şeyin bir bedeli var. Renkli led aydınlatma çok yeni bir teknoloji, bu yüzden pahalı. Ayrıca kullanılan renkli led ampuller zamanla ne kadar değer değiştirecek. Yani kırmızı renklerin bir kısmı bordoya başka kısmı turuncuya dönüşebilir. Hele hele ucuz çin veya tayvan malı led ampuller kullanan sokak reklam panosu ledleri görünce ödüm kopuyor. Fenerbahçe bile skorbordunu 5-6 yılda yenilemişti yanılmıyorsam. (haftada 2 gün birkaç saat çalıştığını unutmayın.) Evde eş veçocuk varsa günde 10-12 saat çalışacak bir televizyon için tehlikeli sınırlar.

Hepsini anladınız, başarıyla bir panel televizyon seçtiniz. Bravo Full HD seçtiniz. Fakat o da ne ? Meğer Full HD yayın ne kadar azmış Türkiye'de. İki uydu platform sağlayıcısı 8 veya 9'ar kanalı Full HD yayınlıyor. Birde kablo yayını var 4-5 kanal veren.(En azından bu yazının yazıldığı tarihte.) İkinci el araba fiyatına yakın bir Full HD televizyon aldıysanız eğer geçmiş olsun.Full HD yayın için aylık ödeyeceğiniz taksitler en az televizyonun taksitleri gibi olacak. Üstelik izlediğiniz sürece bitmeyecek.Yok ben yayına para vermem Blu-ray izlerim derseniz, Yayına ödeyeceğiniz para ile ayda ancak 4 tane film alabilirsiniz.

Temelde bugün kablolu yayında ve Uydudan yayın yapan gündelik izlenen kanallarımız Pal yayın sistemini kullanırlar. Normal bir yayının(veya DVD kalitesi mi desem?) 720x576 piksel olduğunu düşünürsek. (414.720 piksel) Evinizin salonuna koyduğunuz Full HD panel televizyon Eski televizyonunuzdan daha büyük olacağı ve 2 milyon pikselde sizin 400 küsür bin pikselinizi göstermeye çalışacağını ve yayındaki her bir piksel için panelde yaklaşık 4-5 pikselin çalışması resmi inanılmaz bulanıklaştırır. Cep telefonuyla çektiğiniz resimleri bilgisayarda izlemek gibi.

Uzun lafın kısası:
Alacağınız panel her neyse (Plazma veya Lcd) salonunuzun ölçüsüne göre dev ölçülerde olmamalıdır.
Full HD televizyon ile normal yayınları izlemeye kalkışmak para israfından başka birşey değildir.
Eğer paneli oyun konsolu, Blu-ray player veya uydu alıcı ile kullanıyorsanız, içindeki DVB-C S T tuner hiç kullanılmayacak demektir.
Uzaktan kumandanın Blu-ray veya uydu alıcı ile ortak kullanılması eve geldiğinizde çok daha önemli bir konu haline gelecek.
Her satılan ürünün kendine özel çözümlerle mükemmel sonuçlar vereceğini unutmayın.
Velhasıl teknoloji durmuyor şimdi de 3B yayınlar ve paneller var. O ayrı bir yazı konusu, ancak tek söyleyeceğim yeni teknolojilere para harcamakta acele etmeyin. 3 yıl önce Lcd tv alanlar şimdi Led aydınlatmalı Lcd'lere bakarken AVM temizlikçisi paspas ile peşinde dolaşıp akan ağız sularını temizliyor.
Son söz: gözlüksüz 3B panel gelene kadar bekleyiniz. (Yazı bayağı uzun olmuş farkında değiliz.)

21 Aralık 2010 Salı

Hürriyet dikkat çekmiş, Çok haklı 3D bazen çok tehlikeli




21 Aralık 2010
3 boyutlu tehlike

Üç Boyutlu TV’ler teknolojinin nimeti olarak hayatımızda. Gün geçtikçe yaygınlaşan bu teknoloji göz sağlığını nasıl etkiliyor?

Üç boyutlu görme insan görmesinin en önemli özelliği. Hayvanlar aleminde birçok canlıda üç boyutlu görme yok. Her iki gözden beyne gönderilen görüntüler beynimizce tek görüntü haline çevrilerek derinlik hissi ortaya çıkar. Buna “Stereopsis” ya da “Üç boyutlu görme” adı verilir. Bu sayede derinlik ve cisimler arası mesafe algılaması yapılabilir. Bir gözümüzü kapatarak uzakta iki işaret parmağımızı birbirine değdirmekte zorlanırız. İki gözümüz açıkken bunu kolaylıkla yapabiliriz. Bu örnek bize üç boyutlu görmenin fakını açıklar.

Üç boyutlu görmenin oluşabilmesi için aynı görüntülerin farklı açılardan her iki gözümüzün aynı noktalarına (görme merkezi) düşmesi gerekir. Bu noktalarda alınan görüntüler beynimize gönderildiğinde beynimiz faklı açılardan alınmış bu iki görüntüyü birleştirerek tek bir görüntü haline getirir. Görüntüler arasında bir miktar farklılık olduğunda gözümüz füzyon (örtüşme) mekanizmasıyla görüntüleri eşit hale getirebilir. Kalan bir miktar faklılıkta beynimiz tarafından giderilerek üç boyutlu görüntü oluşur.

Her iki göz birbirine paralel (ortoforik) değilse, bir gözde herhangi bir nedenle az görme varsa o zaman beynimize iki eşit görüntü gidemeyeceği için üç boyutlu görme oluşmaz. Bu durumda çift görme gelişebilir. Çocuklukta meydana gelmiş bir probleme bağlı ise kayan ya da az gören gözün görüntüsü beyin tarafından yok farz edilir. Bu duruma da süpresyon (baskılama) adı verilir.

Opr. Dr. Faruk Eroğl, göz kayması olanların, bir gözünde yüksek düzeyde kırma kusuru olanlarır, herhangi bir göz hastalığına bağlı bir gözün görme yeteneğini kaybetmiş olanların tam olarak üç boyutlu göremeyeceğini söylüyor.
Alınacak önlemler
Eroğlu, bu konuda alınacak önlemlerle gözde meydana gelecek sağlık sorunlarının önüne geçilebileceğini vurguluyor. 3-D televizyon veya film seyrederken dikkat edilmesi gerekenler ise şöyle:
Üç boyutlu görüntüyü sağlayabilmek için gözümüzün ve beynimizin ekstra çaba sarf etmesi gerekiyor. Bu durumda uzun süre 3 D TV seyredildiğinde göz yorgunlukları, bulanık görmeler ve baş ağrılarına neden olabilir. Gözlerinde herhangi bir hastalık olanlar, göz kuruluğu olanlar, okurken ve TV seyrederken uyum problemi yaşayanlarda bu şikayetler daha da belirgin olabilir. Daha önceden göz ameliyatı geçirmiş olanlar daha dikkatli olmalı. Göz kuruluğu ve göz yorgunluğu daha çok görülebilir.

Gözünde şaşılık olanlar, tembellik olanlar ve yüksek numaralı gözlük kullananlar üç boyutlu görüntüyü yakalayamayabilir. Böyle problemi olanların kendilerini kontrol ederek 3-D’li TV almalarında yarar var. Çünkü üç boyutlu görme ancak iki gözümüzün de sağlam olması ve görüntüleri iyi algılaması durumunda ortaya çıkar.

Aynı gözlük kullanılmamalı
Opr.Dr. Faruk Eroğlu, özellikle yaz aylarında hızla yayılan göz enfeksiyonları aynı gözlüğün farklı insanlar tarafından kullanılması durumunda başkalarına bulaşabilir. Sinema salonlarında bu durum dikkate alınmalı ve tek kullanımlık gözlükler tercih edilmeli.

- Uzun süre film seyretmekten kaçının, her yarım saatte bir ara vererek gözlerinizi dinlendirin.
- Kontakt lens kullanıyorsanız ve her hangi bir göz rahatsızlığınız varsa aralarda suni gözyaşı kullanın.
- Gizli ya da aşikar göz kaymanız varsa 3-D TV kullanmayın.
- Özellikle sinemalarda gözlüklerle geçebilecek göz enfeksiyonlarına dikkat edin

Ayrıca tehlike sadece  Tv ve film izleme sonucu değil, kullanılan gözlükler ve kullanım süresi ile doğrudan ilişkili. Ayrıca çok acele etmemenizde fayda var. Endüstri devleri gözlük olmadan 3D gösterebilen prototipleri fuarlarda ortaya çıkardılar bile. En azından gözlüklü tehlikeden kaçınabileceksiniz.